İkarus Düşerken…

ikaYunan mitolojisinin en bilinen karakterlerinden biridir İkarus. Hikayesi birçok insanı etkilemiş, düşünmeye sevk etmiş ve yine birçok insan tarafından yorumlanmıştır. Öyle ki çok eski çağlarda, dinlerin olmadığı dönemlerde insanlara ders verme amacıyla anlatılırmış. O kadim çağlardan beri İkarus’un hikayesi bizlere yaşamı ve yaşamayı sorgulama şansı veriyor. Peki İkarus kimdir?

Babası Daedalus Atinalı bir mimar ve mucittir. Adının geçtiği bir cinayetten kurtulmak için Atina’dan kaçarak Girit’e sığınır. Girit’te evlenir ve bir çocuğu olur. Çocuğu İkarus’tur. Fakat Daedalus’un burada da huzuru bulamaz. Bir gün Kraliçe Pasife’nin bir boğadan Minotor isimli bir çocuğu olur. Minotor herkese zarar veren bir yaratıktır. Kral Minos Daedalus’u yanına çağırarak ondan Minotor’u içine kapatmak için bir labirent yapmasını ister. Deadalus öyle bir labirent yapar ki oradan nasıl çıkacağını kendisi bile bilmez. O dönem Atina ile Girit iki düşman şehirdir. Girit’li Minos Atina ile girdiği savaştan zaferle ayrılır ve onları haraca bağlar. Haraç sonucu her yıl Atina’dan 7 kadın ve 7 erkek alarak Minotor’a kurban eder. Bu durum Atina’da tepki ile karşılanır. Atina’lı varis Theseus Girit’e gidip Minotor’u öldürme kararı alır. Ancak labirente girdikten sonra nasıl çıkacağı bir sorundur. Minos’un kızı ise Theseus’a aşıktır. Labirentten nasıl çıkacağını onun için labirentin mimarı Daedalus’a sorar. Daedalus ise ona bir yumak iplik kullanmasını tavsiye etmekle beraber labirentin merkezine nasıl ulaşabileceğini anlatır. Bu bilgilerin yardımı ile Theseus Minotor’u öldürür. Bu başarıda Daedalus’un parmağının olduğunu öğrenen Kral Minos, Daedalus’u ve oğlu İkarus’u labirente kapatır. Deadalus ve İkarus uzun bir süre labirentte kalırlar. Bir gün Deadalus’un aklına bal mumu ve tüylerden kanat yapmak gelir. Labirentten bir tek uçarak çıkabileceklerdir. İki çift kanat yapar. Birisini oğluna diğerini kendisine takar. Uçmadan evvel oğlu İkarus’a ne çok alçaktan ne de çok yukarıdan uçmamasını dengeli bir şekilde uçmasını öğütler. Eğer alçaktan uçarsa denize düşebilir çok yukarı çıkarsa da güneş kanatlarını eritebilirdi. Ve olaylar bu noktadan sonra başlar. İkarus babasının uyarısını uçmaya başladıktan hemen sonra unutur. Başarı, yenilmezlik ve özgürlük hissi ruhunu ele geçirir. Kendine verilen öğüdü unutarak büyük bir kibirle kanatlarını çırpar, yükseldikçe yükselir hatta hırsından güneşe ulaşabilmeye çalışır. Lakin bu yükseliş onun düşüşünün başlangıcı olur ve İkarus Ege denizinin soğuk sularında hayatını kaybeder. İkarus kibrine yenik düşmüştür.

Anlatılan hikaye bu kadardır. Bizlerden beklenen ise bu hikayeden gerekli dersleri almaktır. Geçmişten günümüze insanlar hayatın birçok alanında aynı hatayı yapmaktadırlar. Hatta öyle ki bu hataları bazen milyonlarca insanın yaşamına etki edebilecek kişiler de yapabiliyor. Bu hikayeyi rahatlıkta günümüz politikalarına ve gündelik siyasete uyarlayabiliriz.

DQNhc8gX0AMYIZWBugün ülkemize genel bir bakış attığımızda içinde bulunduğumuz durumun çok iç açıcı olmadığını görmekle beraber bir düzenden çok kaosun varlığını konuşmamız kuvvetle muhtemeldir. Peki bu durumun sorumluları kimlerdir? Elbette dünyanın hiçbir ülkesinde ülke içindeki sıkıntıların sorumlusu muhalif partiler değil karar verici merci olan iktidar partileridir. Bizim ülkemizde ise gelinen noktanın kaotik durumundan sorumlu olan parti ise mevcut Ak Parti hükümetidir. Bu 17 yıllık süreçte muhalif partileri hikayemizdeki Daedalus olarak ele alabiliriz. Çünkü muhalefetin demokrasideki öncelikli amacı iktidarı denetlemek ve gerekli gördüğü noktalarda iktidarı dizginlemektir. Daedalus, İkarus’u uyarmıştı. Ak Parti ise kullandığı mağdur edebiyatının sokaktaki şiddetli yansımasından faydalanıp iktidara geldikten sonra güçlendikçe güçlenmiş ve kendisinden öncekilere de ifade edilen uyarıları dikkate almayarak kendi yolunu kendinden olmayan herkesi susturarak veya görmezden gelerek inşa etmiştir. Şüphesiz peşpeşe gelen siyasi zaferlerden sonra içine girdikleri yenilmezlik hissiyatı bugünlerde karşımıza kibir olarak çıkmaktadır. Fakat başlangıçtaki tüm bu lirizmin veyahut sonrasındaki başarıların getirdiği romantizm gözleri şatafatla, lüksle, tek merkezcilikle, parti/devlet ideolojisiyle kamaştırsa da klişe her zaman doğrudur: gerçekler deprem gibidir elbet bir gün ortalığı sallar. İkarus’un romantizmini bitiren güneş, bugün muktedirin rüyasını bitirmeye karar vermiş halkın ta kendisidir. Malumun ilanı… İşte gerçek budur!

Tarih sayfaları, geçmişin izleri insanlara her daim bir şeyler öğretmeye devam etmektedir. Bunlardan ilki her devrin kendi burjuvasını yarattığıdır. Maalesef geçmişte meydanlarda kalabalıkların sesi olanlar amaçlarına ulaştıktan sonra sarayın kapıları ardına sıkışmışlar, büyük bir kibirle halkın gerçeklerini görmezden gelmişler ve kendilerine inanan, güvenen insanları din ve devlet edebiyatı ile uyutmuşlardır. Tarihin bize öğrettiği bir diğer şey ise halkın her daim son söz hakkına sahip olduğudur. Halk kibirli yöneticileri, kendilerini yükseklerde görenleri, sınırlarını bilmeyenleri, uyarılara kulak asmayanları her daim en sert dille cezalandırmıştır. Türkiye siyasetinde bunu en iyi 17 yıldır Ak Parti ile cezalandırılan ana muhalefet partisi bilir. Halk ana muhalefetin geçmişteki gafletini 17 yıllık Ak Parti ve öncesindeki oluşumlar ile cezalandırmıştır. O yüzden halkın gücünü görmezden gelmemek gerek ve doğru işler yapmak gerek.

Bugün muhtedirin mumdan kanatları erimeye başlamıştır. Yakın zamanda denize doğru düşüşe de geçecektir. Bu ayan beyan gözükmektedir. Nasıl ki her devrin kendi burjuvasını yaratması bir gerçekse her devrin bitecek olması da büyük bir gerçektir. Peki bizlere düşen görev nedir?

img_0532

İkarus düşerken Brueghel’in resmettiği gibi olaylara kayıtsız kalmamak lazım. İkarus düşerken ardında kocaman bir çöplük bırakacaktır. Ne yazık ki o çöplük bizim ülkemizdir. Maddi olarak tüm hasarlar telafi edilir, kaybedilen prestijler içerde ve dışarda tekrar edimlenir fakat bizlere düşen en asli görev İkarus’un yarattığı kibirli havadan gerekli dersi alarak ve o hava ile doğru bir şekilde mücadele etmek olacaktır. Çünkü salt yaşadığımız bu dönemi bile ele alarak gelecek için şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: zaman aktıkça yeni İkarus’lar çıkacaktır. Bu noktada önemli olan yeni İkarus’ların kendileri gibi olmayanları görmezden gelmelerine, baskılamalarına, susturmalarına ve kendi egemen burjuvalarını yaratmalarına engel olmaktır.

Unutmamak gerekir ki kimseler hissetmese bile gerçeğin rüzgarı her zaman bir yerlerde esecektir…

-Mgk

Yorum bırakın