Gizli Şair Konstantinos Kavafis’ten seçmeler…

artist_96984
Konstantinos Kavafis

KONSTANTİNOS KAVAFİS

-1863/1933 – İskenderiye

Kavafis, sessiz sakin ama çokta yakın bir Yunan dost. 1863’ün bir bahar ayında İskenderiye’de doğdu. 1933’ün bir bahar ayında da yine İskenderiye’de ama bu sefer yalnızlık içinde öldü. Ve ne yazıktır ki hayatı şairlerin makus talihi olan “yalnızlık” ile terbiye edilmiştir. Dostumuzdu Kavafis 1882 ile 85 yılları arasında İstanbul’da Tarabya’da misafirimiz oldu.

Tarihçiydi, konularını tarihten alırdı. Sadece tarihi anımsatan şiirler mi yazdı? Hayır. Tarih ve kederi birleştirdi. Hatta O kederli adamların kederli şairi olabilirdi.

“Şehir” adından bir şiir yazdı. Yaşadığı şehirden, ülkeden kaçıp gitmek isteyenlere – dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda – dedi. Bir nevi başka bir hayat mümkün değil diyordu gerçeği büyük bir şiddetle yüzümüze vurarak.

Yalnız adamın yalnız insanlarla alakalı söylediği bir şey de vardır. Şöyle der:

“Yalnız insanlar, bizim göremediğimiz şeyleri görürler: dünyaya son derece duyarlı bir bakışla bakarlar. Yalnızlık, derin düşünce ve dünyadan elini eteğini çekme, ruhu inceltir, keskinleştirir. Bizse insanlarla görüşerek, düşünmekten kaçarak ve yeryüzü zevkleriyle köreltiriz onu. Bu nedenle bizim görmediklerimizi görürler. Bir odada yalnız başına kalan insan, saatin vuruşlarını açık seçik duyar. Ama içeri biri girer ve bir konuşma başlarsa onu artık duymaz olur. Vuruşlar duyulmaz hale gelmemiştir oysa.”

Bizler onun dizelerini Ezgi'nin Günlüğü'nden duyduk: Şehir.
Bizler onu Zülfü Livaneli'den dinledik: Çok Uzak. 

Yalnız adamların ruhunu taşıyan güzel bir insanmış Kavafis.

Okunası güzel şair…

konstantinos-kavafis-3

  • ŞEHİR‘Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim’, dedin
    ‘bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
    Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
    -bir ceset gibi- gömülü kalbim.
    Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
    Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
    kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
    boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.’
    Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
    Bu şehir arkandan gelecektir.
    Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
    aynı mahallede kocayacaksın;
    aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
    Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
    Başka bir şey umma-
    Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
    öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
  • ANIMSA, BEDENAnımsa, beden, ne denli sevilmiş olduğunu değil yalnızca,
    o uzanmış olduğun yatakları değil yalnızca,
    ama o arzuları da anımsa: Gözlerde
    senin için sakınmadan parıldayanları
    ve senin içinde titreşen arzuları
    ve bir engel yüzünden gerçekleşmemiş olanları.
    Şimdi her şeyin geçmişte kaldığı şu anda
    kendini vermiş gibisin neredeyse bu arzulara-
    nasıl parıldarlardı, anımsa, o sana bakan gözlerde,
    nasıl titreşirlerdi senin içinde, anımsa, beden.
  • DUVARLARDüşünmeden, acımadan, utanmadan
    kocaman yüksek duvarlar ördüler dört yanıma.
    Ve şimdi oturuyorum böyle yoksun her umuttan.
    Beynimi kemiriyor bu yazgı, hep bu var aklımda;
    Oysa yapacak bunca şey vardı dışarıda.
    Ah, önceden fark etmedim örülürken duvarlar.
    Ama ne duvarcıların gürültüsü, ne başka ses.
    Sezdirmeden, beni dünyanın dışında bıraktılar.

  • YÜREK YOLCULARINA İTHAF OLUNURBütün yaptıklarımdan ve bütün söylediklerimden
    Kimse anlamaya çalışmasın kim olduğumu
    Bir engel vardı, bir engel, bütün eylemlerimi
    Ve baŞtan aşağı tutumumu değiştiren
    Hep bir engel var tam konuşacağım sıra
    Susturuverirdi beni
    En göze çarpmamış davranışlarımdan
    En kapalı sözlerimden, yazdıklarımdan
    Yalnız onlardan anlaşılabilirim
    Ama belki de değmez bunca çabaya
    Bunca dikkate, gerçekte kim olduğumu bulmak,
    Daha güzel bir toplumda, ilerde
    Bir başkası tıpkı bana benzeyen
    Çıkar kuşkusuz,
    Yaşar özgürce.
  • ZAMAN ONLARI DEĞİŞTİRMEDENAyrılık vakti gelip çattığında koyu bir keder kapladı ikisini.
    Ayrılmak istemiyorlardı; ama koşullar.
    Hayat ikisinden birini uzak bir yere
    Gitmeye zorluyordu- New York`a ya da Kanada`ya
    Kuşkusuz eskisi gibi değildi aşkları;
    Günden güne azalmıştı o çekicilik
    Aşkın çekiciliğinden çok az şey kalmıştı.
    Ayrılamıyorlardı bir türlü.
    Ama koşullar- belki de yazgı
    İkisini ayıran bir sanatçı olarak belirmişti
    Duygularına gölge düşmeden,
    Zaman onları değiştirmeden;
    Birbirlerini eskisi gibi bilsinler diye hep.
    Yirmi dört yaşında, yakışıklı, genç bir adam.
  • İSKENDERİYELİ EMİLİANOS MONAİKonuşmalardan, görünüş ve davranışlardan
    sağlam bir zırh yapacağım kendime,
    böyle çıkacağım karşısına kötü insanların
    korkmadan, hiç zayıflık duymadan.
    Zarar vermeye çalışacaklar bana. Ama
    bilmeyecek yanıma yaklaşanlardan hiçbiri,
    yaralarım nerede, nerede incinebilir yerlerim,
    göremeyecekler örtündüğüm yalanların altını.
    Emilianos Monai’nin böbürlenmeleri bunlar.
    Acaba böyle bir zırhı hiç yaptı mı kendisi?
    Yaptıysa bile pek fazla giyememiştir onu,
    yirmi yedi yaşında Sicilya’da öldüğüne göre.
  • ARALIK 1903Konuşamıyorsam aşkımdan
    söz etmiyorsam saçlarından, dudaklarından, gözlerinden,
    yüreğimde sakladığım yüzün,
    aklımda çınlayan sesin,
    düşlerime giren o eylül günleridir
    veren biçimini, rengini sözlerime, cümlelerime
    hangi konuya değinsem, hangi düşünce gelse dilime.

    Konstantinos Kavafis
    Sevgi ve saygı ile…

  • – Mgk

Yorum bırakın